Haber

BM’de Filistinli istifa! Üst düzey yöneticilerden Volker Türk zehirli mektupla görevinden istifa etti

Hamas’ın 7 Ekim sabahı başlattığı Aksa Tufanı operasyonuna karşılık veren İsrail, Gazze’ye yönelik saldırılarını 26’ncı gününde de sürdürüyor. Birleşmiş Milletler ‘de dikkat çekici bir istifa gelişmesi yaşandı. BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’nin üst düzey yöneticilerinden Volker Türk, örgütün Gazze’deki “soykırımı” durdurma konusundaki başarısızlığını gerekçe göstererek zehirli bir mektupla görevinden ayrıldı.

BM’DE ÜST DÜZEY “FİLİSTİNLİ” İSTİFA

İsrail’in Filistin halkına yönelik ağır bombardımanı devam ederken, Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’nden (UNHCR) üst düzey bir istifa geldi. BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği üst düzey yöneticilerinden Volker Türk, BM’nin Gazze’deki soykırım başarısızlığı nedeniyle istifa ettiğini açıkladı.

“ÖRGÜTÜN BU SOYKIRIMI DURDURMA GÜCÜ YOKTUR”

New York Ofisi Direktörü Volker Türk, İsviçre’nin Cenevre kentindeki BMMYK Genel Merkezi Palais Wilson’dan gönderdiği istifa mektubunda, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiseri’ne yönelik çok sert ifadelerde bulundu. İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarının soykırıma dönüştüğünü belirten Türk, “Hizmet ettiğimiz örgütün bu durumu durduracak gücü yoktur.” Türk, daha önce Tutsilere, Bosnalı Müslümanlara, Ezidilere ve Rohingyalara yönelik soykırımların yanı sıra sivillere yönelik zulümlerde de BM’nin görevini yerine getirmediğini ifade ederek, örgütün bir kez daha başarısızlığa uğradığını söyledi.

VOLKER TÜRK’TEN ZEHİR ZEMBEREK İSTİF MEKTUBU

Türk’ün istifa mektubunda şu ifadeler yer aldı: “Sayın Yüksek Komiser, İnsan Hakları Yüksek Komiserliği New York Ofisi Direktörü olarak sizinle bu benim son resmi temasım olacak. Birçok meslektaşımız da dahil olmak üzere dünya çapında soykırımın gözlerimizin önünde gerçekleştiğini bir kez daha görüyoruz ve hizmet ettiğimiz Örgütün bunu durdurma gücü yok gibi görünüyor.

Volker Türk görevinden istifa etti.

“SAVUNMAYI KORUMA GÖREVİMİZİ YERİNE GETİRMEDİK”

1980’li yıllardan bu yana Filistin’de insan hakları üzerine araştırmalar yapan, 1990’lı yıllarda Gazze’de BM insan hakları danışmanı olarak yaşayan, öncesinde ve sonrasında ülkede birçok insan hakları misyonu yürüten biri olarak bu benim için çok kişisel bir durum. Tutsilere, Bosnalı Müslümanlara, Ezidilere ve Rohingyalara yapılan soykırımlarda da bu salonlarda çalıştım. Her durumda, savunmasız sivil halka karşı işlenen dehşetin tozu dumanı tüterken, kitlesel zulmü önleme, savunmasızları koruma ve hesap verebilirliğin gereklerini yerine getirme görevimizde başarısız olduğumuz acı bir şekilde ortaya çıktı.

“YÜKSEK KOMİSER, YİNE BAŞARISIZ OLUYORUZ”

Filistinlilere yönelik daha sonraki cinayet ve baskı dalgaları bu şekilde ortaya çıktı. Yüksek Komiser, yine başarısız oluyoruz. Bu alanda otuz yılı aşkın deneyime sahip bir insan hakları avukatı olarak soykırım kavramının sıklıkla siyasi istismara maruz kaldığını çok iyi biliyorum. Ancak Filistin halkına yönelik mevcut toptan katliam, etno-milliyetçi yerleşimci sömürge ideolojisinden kaynaklanan, tamamen Arap statülerine dayanan ve bölgedeki liderlerin açık niyet beyanlarıyla birleşen onlarca yıldır süren sistematik baskı ve tasfiyenin devamıdır. İsrail hükümeti ve ordusu şüpheye veya tartışmaya yer bırakmıyor.

“FİLİSTİN’DE HAYATIN SON KALINTILARI YOK OLUYOR”

Gazze’de binlerce sivil katledilirken sivillerin evlerine, okullarına, kiliselerine, camilerine ve sağlık kurumlarına vahşice saldırılar yapılıyor. İşgal altındaki Kudüs de dahil olmak üzere Batı Şeria’da konutlara el konuluyor ve tamamen ırksal temelde dağıtılıyor; şiddet içeren yerleşimci programlarına İsrail askeri birimleri eşlik ediyor. Apartheid ülke genelinde devam ediyor. Bu bir soykırım vakasıdır. Filistin’deki Avrupalı, etno-milliyetçi, yerleşimci sömürge projesi, Filistin’deki yerli Filistin yaşamının son kalıntılarını hızla yok etme yönündeki son aşamasına girdi. Üstelik Amerika Birleşik Devletleri, Birleşik Krallık ve Avrupa’nın büyük bir kısmının hükümetleri bu feci saldırının tamamen suç ortağıdır. Bu hükümetler yalnızca kendi taleplerini karşılamayı reddetmekle ve Cenevre Sözleşmelerine saygı gösterilmesini sağlamak konusunda mutabakata dayalı bir yükümlülüğe sahip olmakla kalmıyor, aynı zamanda aktif olarak silahlanmış durumdalar.

Volker Türk,

İnsan Hakları Yüksek Komiseri Palais Wilson,

Cenevre”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu